Kendini Sevmeyi Bil
Ya bir kenarda, içine çekilerek sevgisizliğine, yalnızlığına ağlar.. Ya o sevgisizliği gizlemek için alemlere akar, koşturur durur.. Ya da mal, mülk, makam hırsıyla içten içe kavrulur..
Kendini sevmeyi bilmeyen bir insan, dünyanın en fakir insanıdır..
Ya bir kenarda, içine çekilerek sevgisizliğine, yalnızlığına ağlar..
Ya o sevgisizliği gizlemek için alemlere akar, koşturur durur..
Ya da mal, mülk, makam hırsıyla içten içe kavrulur..
Sevilme arzusu, değer görme çabasıyla geçtiği yerleri yıkanlar da vardır, insana tapanlar da..
En çok da, küçük bir sevgi kırıntısı bulma uğruna, bir nanköre kendini feda edenler vardır bu hayatta..
Peki, insan niçin bu derece sevgiye aç bir şekilde, acılar içinde kıvranmayı seçiyor..
Seçiyor mu..?
Nasıl yâni, yine kafam karıştı.
Bunca acı, çile bir seçim mi..?????
Evet, bir seçim..!
Hakikat ilminde, dış dünyada seyrettiğiniz hiç bir şey, aslı ile aynı değildir..
Bu dünyanın sırrını çözmeye ve yaradanın ile buluşmaya gönüllü olarak bu dünyaya geldiğini hatırlayana kadar, acılar seni çıldırtacak.
Çıldırtacak ki, beyninin konfor alanından çıkabilesin..
İşte, bu dış dünyanın tüm cıldırtıcılığına neden olan şey, o sevgi ihtiyacıdır.
İnsanın, bu dünyada bilinçsizce aradığı tek şey, sevgidir..
O sevgiyi bulmak için çılgınca uzaklaşır kendinden. Her umudun peşinden koşar, koştukça yorulur.
Nefesi kesilir adeta..????????
Sonra ne mi olur..?
Yara bere içerisinde döner iç dünyasının yalnızlığına.
Çaresizce kendi kabuğuna çekilir, bir köşeye sinip küçüldükçe küçülür, sarıldıkça sarılır bedenine.
Tıpkı çocukluğunda, bir divan arkasına, bir duvar kenarına, bir ağacın kuytusuna çekilip cenin pozisyonunda, korktuğu şeyden saklanmaya çalışan içsel çocuğu gibi..
Böylelikle, saf sevgiyi bulacağı yere farkına varmadan, cebren döndürülmüştür..
O sevgiyi sadece ve sadece, içsel çocuklarını yeniden büyüterek elde edebileceğinin şuuruna varmak üzeredir..
İnsanoğlu, dış dünyanın çıldırtıcılığı olmasaydı, uyuşmuş bir zihinle, mutsuz bir şekilde, bir ölü gibi yaşardı hayatı..
Unuttuklarını hatırlamaya çalışmak gibi bir derdi olmaz; varlığı, varlığından sebep olan yaratıcısını hiç anmazdı belkide..
Bu dünya bütünüyle, ne acı çekme, ne de şımarıkça keyif sürme yeri değildir.
Sevgi açlığı ve o sevgiyi arayış bize en güzel rehberdir aslında.
Dağları taşları, dereleri tepeleri gezdirir sonra bizi kendi ÖZ'ümüze getirir bırakır..
Kişinin ÖZ'üne doğru yolculuğu başladıysa, bilinçaltının sırlarını çözme zamanı da gelmiş demektir.
Bilinçaltının sırrını tek başına çözemez insan.
İşte o zaman gönül dostlarıyla yolculuk başlar ve ilk öğrenilecek konu da, "kendini sevmek"tir..
"Kendini sevmek" derken bunu egosunu sevmekle karıştırıp yanlış yollara girenler, yanlış yol arkadaşları edinenlerde oluyor elbette..
Kendini sevmek, ÖZ'ünü sevmektir.
ÖZ'ünde olan da yaradanındır ve sevdiğin de zaten O olur..
Bilincinize yaptığınız yatırımlar, en değerli hazinenizdir.
Kendinizi sevmek için artık kendinize izin verin ve kalbinizi saf sevgiye açın.
Zaman, sevme zamanı..
Dünyayı, hayatını, yaradanını..
Şükür ve neşe duygusuyla..
Sevgilerimle...
0 Yorum